Yok işte yok..

Geçen haftadan beri,okuldan, bir aile fotoğrafı isteniyor.

Börtü böcek,tabak,yemek çekmekten,

bir tane beraber şöyle güzel bir fotoğraf çektirmemişiz. 

Ya benle Duru,ya babasıyla Duru.

Ya "ben" şişko ya da "ben" şişko :))) 

Bu makinaların zayıf gösterme modu yok mu yahu? 

Bu büyük fotoğraf makinalarının o kötülüğü var işte.

Herkesin eline verip hadi bizi çek diyemiyorsun.

Minik bir makina taşımak lazım galiba.

"Bir bakar mısınız?Fotoğrafımızı çekebilir misiniz?" demek için.

 

Al işte.

Fırça çekmişim,bildiğiniz fırça.

Aferin bana.

Artık anlatırım:

"Bu görmüş olduğunuz fotoğrafta ,turuncu babayı temsil ediyor,bla bla bla..." 

Acemi Aşçı çokkk haklıymış..

Haziran'da  niyetlenmişim bu keki yapmaya.

Dün akşam minik şefim ile girdik mutfağa.

Orjinal tarif, sevgili Acemi Aşçı'ya ait.

Şeker koymadığımızı son anda fark ettik,ucuz atlattık.. :)))

Bu tarifte kakao çok önemliymiş.Bence bu kakouyu almadan bu tarifi yapmayın.

Bir tek hatam,karışımı fırın tepsisine koydum.^
O yüzden çok fazla kabarmadı.Bir dahaki sefere,daha küçük bir kalıpta yapacağım.

Bu kekin, üstünü kapatıp 1 gün sonra servis edince lezzeti çok daha güzel oluyormuş.

Ama biz dayanamadık,yarısını mideye indirdik.


Bu kalpler de bizden  size.

Sevgilerimizle..

Çok ayıp Pınar,çoook ayıp.

İnsan,bazen elinin altındaki güzellikleri göremiyor.

Harbiye'de böyle bir müze var ve ben hiç gitmemişim,ne yazık.

Pazar günü,blogger toplantısından sonra ailece gittik apar topar.

Amcamın resim sergisi olmasa,belki de hiç gitmeyecektik.

 

 

 

(Kore Savaşı zamanı,Galasaray Lisesi öğrencileri,orada çarpışan askerlere destek olmak amacı ile kanlı parmaklarını  üzerine basarak bu sancağı hazırlamışlar.)

 Bu da Atatürk'ün eğitim aldığı sınıf.

Yanımda oturanı tanıdınız mı? :))))

Güzel bir hafta diliyorum size.

Sevgilerimle.

İyiki gitmişim..

Çok güzel bir Pazar'dı benim için.
İyiki gitmişim.
Çok samimi,keyifli bir organizasyondu ve çok tatlı insanlarla tanıştım.
Bu güzel organizasyon için Burcu'ya ve Zeynep'e çokkk teşekkür ederim.
Fotolar için buraya bir tık pls..

Sizin için,

Flickr'a daldım yine.

Bu sefer Ikea'dayım.

Bildiğimiz ürünleri bakın nasıl değerlendirmişler.

Daha fazlası için tık, tık.

Güzel,renkli bir haftasonu diliyorum size.

Sevgilerimle..

Bu Pazar..

Güzel bir organizasyon var...

Burcu ve Zeynep düzenler de ben gitmez miyim?

Peki ya siz,

geliyor musunuz? 

Bu ne şimdi?

Söz verdim,oyun oynayacağım diye eve koşa koşa gelen ben,
Oyunu, onun kurallarına göre oynamadım ve yanlışlıkla resmin aynısını buldum diye ,
kötü anne olan yine ben..

Aman koş hadi babana...
Seni nankör kedi ...:)))

Dikkat etmek lazım..

15 aylık bir kuzeni var Duru'mun.
Çok tatlı.
Duru'da doğduğu günden beri en ufak bir kıskançlık göstermedi,oyuncaklarını paylaştı,oyun oynadı.

Doğumgünü akşamı,Duru'da bir değişiklik vardı.
Devamlı ilgi çekmek istiyor,balede öğrendiği hareketleri yapıyor.
Hiç alışık olmadığımız bağırmalar,şımarıklıklar.
Fark edemedik.

Herkes dağıldı.
Bir baktım tontonum odasında ağlıyor.

Yanına gittiğimde,ilk söylediği şu oldu:
Ailem beni sevmiyor.
Köprü kurdum,kimse alkışlamadı,ben düşünce kimse ilgilenmedi,Maya düşünce herkes ilgileniyor..

Güzel kızım içine atmış bütün gün.
Canım yaaa,nasıl içli içli ağlıyordu.
Fark edemiyor insan bazen.
Onun hala bir çocuk olduğunu unutuyoruz işte böyle.

Birtanemmm,bir daha üzer miyiz seni?
Babana yapılan pastanın aynısından istersin de yapmaz mıyız?

Tontonummm,hiç bir zaman sevgimizden şüphe etme ne olur....
Seni çokkkkk seviyoruz..

Biri doğumgünü mü dedi?

Cuma akşamı bir arkadaşımıza davetliydik.Döndüğümüzde saat 1:00 di.

Sabah uyandık,saat 10:00

Dışarı çıktık,bir güzel kahvaltı ettik.
Alışveriş için Macrocenter'a uğradım,kendimi kaybettim tabi.

Bir markette bu kadar vakit harcayan bir tek ben değilimdir eminim.

Eve geldiğimde,saat 14:00 olmuştu.

Nasıl olsa misafirler 19:30 da geliyorlar diye ağır aksak çalışmaya başladım.

16:00 gibi kapı çaldı,diyafonda 'Ben geldim.'diyen bir ses.

Bir yanlış anlama olmuş ve tüm misafirler 16:30 gibi geliyorlarmış.

Benim paniğimi görseniz,elde bir mercimek köftesi ve tiramisu var.

Neysa,canım Sanem'im bana yardım etti,geleceklere bir süre oyalanmaları söylendi.

Ve ortaya bunlar çıktı.

Halbuki tatlı blogger arkadaşlarımın önerdiği,humuslu ve ton balıklı kanepeyi yapacaktım ama.

Ama sevgili Pınar'ın önerdiği,kurutulmuş domatesli tortellini şiş gecenin favorisiydi.

Macera dolu bir doğumgünü de böyle geçti.

Herşey için teşekkür ederim şeker hatunlar.

Yoksa benim aklıma bu kadar çeşit nereden gelirdi.?

Bugün Cuma.

 

Bekle beni haftasonu.. 

Geliyorummm..

Pembe defterim çıktı meydana..

14 Eylül büyük D'min doğumgünü.
Minik bir kutlama yaptık çekirdek ailemizle.
Ama,kaşındım .
Hadi bir parti verelim haftasonu evimizde,dedim.
Ama ne yapacağıma karar ver-e-medim.

Bu defter,menü defterim benim.
Aman beni hamarat bişi zannetmeyin.
40 yılda bir yapınca bu tip şeyleri,tarihe not düşmek gerekiyor haliyle. :)

Her toplaşma öncesi,oluştururum böyle listeler.
Amaa gün gelip çatınca,çoğunu yapmaktan vazgeçerim.
Her zaman yaptıklarıma dönerim.
Klasik ben, kararsız bir anneyim.

Kasım 2008 de şu menuyü yapmışım mesela.

İçinden bir tek labneli portakallı pastayı yaptım 2-3 defa herhalde.

Ama süper bir tat.Tarif Semaver'den..

Aa bir de Portakal Ağacı'nın meksika fasulyesi salatası favorim.Kolay olması,en önemli sebebim.. :)))

Duru'nun arkadaşı Emre'nin doğumgününe gitmişiz.

Yazmışım neler yapıldığını,bana bir fayda olur düşüncesiyle.

Bu poğaçayı yapmışım bir zaman.Yanına da not düşüvermişim.

'Hamuru çok güzel oldu.' diye..

Yok mudur şöyle 1 saate hazırlanacak parti menüsü listeleri,

tatlı  blogger arkadaşlarımızın  sitelerinde..?

Bilmem söz yerine ulaştı mı?

Bekliyorum,çok acele.. :)))